Hayatın bize neler sunacağını hiçbir
zaman tahmin edemeyiz. Farkında olmadığımız bir anda, en çok da çaresiz
kaldığımızı hissettiğimiz bir anda imkanlar kapısını bize aralar hayat.
Bazılarını elimizin tersiyle kapatırken, bazılarını fark etmeyiz bile. Peki
hayat bize bu kapıları nasıl fark ettirir? Sunduğu imkanları nasıl karşımıza
çıkarır? Yolumuza taş koyup ayağımızın takılmasını sağlayarak mı? Elbette,
tamamen tesadüfi bir şekilde...
Pek fazla tecrübem olmasa da şu 18 yıllık
hayatımda, bir çok taş takıldı ayaklarıma. Küçücük bir taşa takıldım bazen.
Düştüm mü? Evet. Ama kalkmasını da
bildim. Takıldığım küçük taşlarla birlikte yolumu değiştirmem gerektiğini, beni
başka bir kapının beklediğini de anladım her seferinde. Ayağa kalktığımda
baktım ki, hayat bana hep seçebileceğim imkanlar, kapılar sunmuş. Farklı yollar
koymuş önüme, uzayıp giden yollar...
İki yol arasında kalmışlığım da vardır
benim. Nasıl desem, gülerken ağlamak gibi mesela. İki arada ama bir derede asla
değil. Bu sayamadığım yolları merak etmişimdir hep, beni nereye götüreceğini,
yolun sonunda beni nelerin beklediğini... Ama elbet seçimimi yapabildim her
seferinde. Hep doğru yollardan yürüdüm. Bu yollar hiçbir zaman beni yanıltmadı,
her zaman istediğim yerlere götürdü beni.
Geçenlerde yine bir taşa takılmıştım.
Düştüm, kalktım ve silkelenip önüme baktım. Önümde upuzun bir yol var. Bu yolda
nelerle, kimlerle karşılaşırım şimdiden kestirmek zor. Ama denemeye değer.
Sence de böyle mi?
Aynen öyle, her şerde bi hayır misali... ;)
YanıtlaSil