Okuduğunuz bir kitap hayatınızı
değiştirebilir mi? Hem de iki üç kez bıkmadan okuduğunuz... Benim hayatım
değişti, aynı kitabı defalarca okuduktan sonra.
Zülfü Livaneli'nin Serenad'ından
bahsediyorum. O gerçekçi anlatım tarzının beni uçsuz bucaksız enginliklere
götürüşünden. Size kitabı anlatacak değilim; merak edecek olursanız, okumanızı
tavsiye edebilirim anca. Ve kısa bir not ekliyeyim : Romanın kurgusal olduğuna
bakmayın, karakterleri dışında tüm olaylar gerçek. Yaşamdan izler
bulabileceğiniz, içinizi acıtacak şeyler öğreneceğiniz bir kitap!
1933 ve 1945 yılları arasında Nasyonel
Sosyalist Alman İşçi Partisi idaresi altında hüküm süren Hitler Almanyasını
biliyorsunuz. Ama ne kadarını?
-Demokratik seçimler sonucu 1933'te
iktidara gelen Hitler'in yaptığı ilk yeniliğin çıkardığı memur yasası
olduğunu... Bu yasayla, 1933'te yapılan reform ile devlet dairelerinde
çalışacak olan memurların "gerçek Alman" olmalarının zorunluğu kılındığını...
-1933'te Yahudi dükkanlarını, esnafı,
avukatları, doktorları boykot etme çağrısının yapıldığını... "Almanlar,
kendinizi sakının! Yahudilerden alışveriş yapmayın." pankartlarını...
Boykota uğrayanların bu pankartları bizzat, kendi dükkanlarının camekanlarına,
iş yerlerinin girişine tehdit altında asmaya zorlandıklarını...
-Yahudilerin sadece toplama kamplarında
barbarca öldürülmediklerini, Almanya'daki Yahudilerin kaçarak Romanya'ya
gittiklerini, orada da Naziler tarafından kitlelerce yakılıp öldürüldüklerini,
1941'in Eylül ayından itibaren
Romanya'dan Filistin'e yolcu taşımayı amaçlayan "Struma" gemisini.
Nazi zulmünden kurtulmak isteyen insanlara bir umut satan geminin içinde hamile
kadınlardan bebeklere tamı tamına 769 yolcunun gemiye bindiğini. Ve İstanbul
boğazına ilerleyen geminin İstanbul açıklarında arıza yaptığını ve denizin
ortasında deyim yerindeyse çakılı kaldığını...
Romanya, geminin geri dönmesini
istemiyordu. Türk yetkililer ise yolcuların karaya çıkmasına izin vermiyordu. O
sıralarda ise Filistin'de İngiliz manda yönetimi sistemi vardı. İngiliz
hükümeti de, geminin Filistin'e varmasının her ne pahasına olursa olsun
engellenmesini istedi. Böylece Struma adlı gemi, içindeki 769 yolcu ile
birlikte İstanbul açıklarında kaderine terk edildi. Ve beklenen son geldi...
Struma gemisi, 24 Şubat gecesi Sovyet
denizaltısı tarafından havaya uçuruldu. Stalin'in Karadeniz'deki her kimliği
belirsiz gemiyi batırma talimatı vardı çünkü. Böylece Struma'nın ve içindeki
769 yolcunun kaderi Romanya, İngiltere, Türkiye ve SSCB tarafından belirlenmiş
oldu.
Şimdi soracak olursanız nedir bu Yahudi hayranlığı diye... Birbirimizi anlamamız için aynı dili konuşmamıza
gerek yok, ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız.
Ben Hitler Almanyasında Yahudi,
Mavi Alay sürgünündeki Kırım Türkü,
IŞİD saldırılarından kaçan Ezidi'yim.
Ben sadece insanım. Size de insanlığınızı hatırlatmak istedim.
Yorumlar
Yorum Gönder